16 Ekim 2007 Salı

Anayasa Değişikligi Hk.

İSTANBUL MİLLETVEKİLİ VE CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ
KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN
ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ İÇİN YAPILACAK REFERANDUMA İLİŞKİN TELEVİZYON
KONUŞMA METNİ




Sevgili Yurttaşlarım, sözlerime geçmiş Ramazan Bayramınızı

kutlayarak başlamak istiyorum.


Önümüzdeki Pazar günü yani, 21 Ekim tarihinde yapılacak bir anayasa


değişikliği dolayısıyla siyasi iktidar sandığa gitmenizi ve "evet oyu"

kullanmanızı istiyor.

Sevgi yurttaşlarım,

CHP olarak biz, bu referanduma karşıyız! Şimdi sizlere niçin karşı

olduğumuzu, çok kısa başlıklar halinde sunmaya çalışacağım.


1. Anayasalar toplumların uzlaşma belgeleridir. Bunun içindir ki,

Anayasa değişiklikleri, ön yargıyla hazırlanmaz, intikam alma duygusu

ile hazırlanmaz. Toplumsal gerilimlerin olduğu zamanlarda hazırlanmaz.

Şimdi bu Anayasa değişikliği hangi ortamda hazırlandı, ona bakalım.

Cumhurbaşkanlığı tartışmalarının yapıldığı ve AKP iktidarının "illa

benim adayım cumhurbaşkanı olacak" dediği bir ortamda, bu Anayasa

değişikliği gündeme geldi. Toplum adeta ikiye bölünmüştü. Daha da

önemlisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim kararı almıştı. Seçim

ortamına girilmişti.
Demokrasisi kökleşmiş, halkına saygı duyan hiçbir parlamento bu

ortamda Anayasa değişikliği hazırlamaz. Çünkü bu ortamda hazırlanacak

bir Anayasa değişikliği ön yargılardan uzak olamaz. Halk yeteri kadar

Anayasa değişikliklerini tartışamaz. Halka sağlıklı bilgi verilemez.

Şimdi elimizi vicdanımıza koyup düşünelim. Bu Anayasa değişiklik-

lerinden kaç vatandaşımızın doğru dürüst bilgisi var. Kaç televizyon

kanalı halkı aydınlatmak için doğru dürüst bir program yaptı.

Daha da önemlisi bu Anayasa değişikliklerinde bir toplumsal uzlaşma

sağlandı mı? Açık yüreklilikle cevap vermek gerekirse, bunların

hiçbirisi olmadı. Açıkçası uzlaşma aranmadı. Sivil toplum kuruluşları-

nın, işçilerin, işverenlerin, çiftçilerin, esnafın, sanatkârın,

emeklilerin yani bizi biz yapan toplumsal katmanların hiçbirisinin

görüşü alınmadı.

Halkı oluşturan toplumsal kesimlerin görüşünü almadan bir Anayasa

değişikliğini kendince hazırlayıp halkın önüne koyarak, yani daha

açıkça söylemek gerekirse, halka dayatarak, bu değişikliğe "evet oyu

ver" dendiği içindir ki, biz CHP olarak bu referanduma karşıyız.

2. Anayasaları toplumsal uzlaşma ile hazırlamanın temel mantığı,

ortak aklı oluşturmaktır. Atalarımız ne güzel söylemiş, "bir elin

nesi var, iki elin sesi var!" Ortak aklı kullanmaktan niçin korkuyoruz?

Sizin önünüze konulan bu Anayasa değişikliklerini referandum öncesinde

niçin tartışmadık? Hatta ve hatta tartışarak niçin olgunlaştırmadık?

Niçin bize bu olanak sağlanmıyor? Çünkü bize deniyor ki,

"siz düşünmeyin, siz tartışmayın, siz ortak aklınızı oluşturmayın,

biz sizin yerinize düşünürüz, sizin adınıza Anayasayı da değiştiririz."

Bu anlayış çağ dışı bir anlayıştır. Biz bu çağdışı anlayışa karşı

çıktığımız içindir ki, bu Anayasa değişikliğine "hayır" diyoruz.


3. Sevgili Yurttaşlarım,


"Cumhurbaşkanını halk seçsin" söylemi kulağımıza hoş geliyor.

Şimdi ben size bir soru sorayım, sorum şu: "Halk olarak sizin

cumhurbaşkanı adayını belirleme yetkiniz var mı?" Ben size açık net

cevabını vereyim. "Oy vereceğiniz Anayasa değişikliği kabul edilse

dahi, sizin böyle bir hakkınız şimdi olduğu gibi yine olmayacak."

Örneğin cumhurbaşkanı adaylarını yine milletvekilleri ya da siyasi

partiler belirleyecek ve sizin önünüze getirip "adaylardan birini

seçin diyecekler." Yani diyelim ki, işçi sendikaları, işveren

sendikaları, barolar, ziraat odaları hepsi birleşip bir cumhurbaşkanı

adayı bile gösteremeyecekler. İşte biz CHP olarak referanduma bu

nedenle karşıyız.


4. Sevgili yurttaşlarım,


Yine çok güzel bir atasözümüz var. "Dere geçilirken at değiştirilmez."

21 Ekim'de sizin önünüze konulacak Anayasa değişikliği metni, siz oy

kullanmaya devam ederken AKP, MHP ve DTP tarafından değiştiriliyor.

Yani bir anlamda binlerce vatandaşımız düşüncesini oy kullanarak

beyan ederken, şimdi vatandaşa deniyor ki, "sen oy kullandın ama

kusura bakma biz görüşümüzü değiştirdik. Senin iradenin bizim

açımızdan hiçbir önemi yok."

Kim söylüyor bunu? AKP, MHP ve DTP söylüyor.

Şimdi elinizi vicdanınıza koyarak şu sorunun yanıtını verin:

Vatandaşın iradesine saygı duymayan bir siyasi parti demokrat

olabilir mi?

Biz elimizi vicdanımıza koyup açık ve net söylüyoruz, hayır demokrat

olamaz! İşte bunun için CHP olarak biz bu değişikliklere hayır diyoruz.


5. Bakınız değerli vatandaşlarım,

Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması hakkındaki kanuna göre,

Anayasa değişikliklerinin Mecliste kabul edilip Resmi Gazetede

yayımını izleyen 120 gün içinde yani 4 ay sonraki ilk Pazar günü

referandumun yapılması gerekir. Şuanda sizin oyunuza sunulan metin

AKP, MHP ve DTP'nin oylarıyla değiştiriliyor.

Şimdi yeni bir soru soruyorum: "Mademki halkoyuna sunulacak bir kanun

son dakikaya kadar değiştiriliyorsa, bu 120 günlük süre niçin

öngörüldü?"

Değerli yurttaşlarım, 120 günlük süre, oturup tartışalım, doğruyu

bulalım diye verildi, son dakikaya kadar değişiklik yapılırsa bu halk

neyi tartışacak? İşte dünyada örneği olmayan bu hukuk garabetine

karşı çıktığımız için CHP olarak hayır diyoruz.


6. Değerli yurttaşlarım, siyaset sorunları çözme sanatıdır.

Siyasetin kendisi sorun üretirse, halkın gerçek gündemini görmeyiz

ve toplumun sorunlarını yeterince algılayamayız.

Şimdi sormak istiyorum, sizin önceliğiniz işsizlik midir,

yoksulluk mudur,

terör müdür,

gittikçe azgınlaşan sözde soykırım iddiaları mıdır,

yoksa seçimlerin kaç yılda bir yapılacağı mıdır?

Kaldı ki, Anayasaya göre Meclis zaten istediği zaman seçime gidebilir.

Sevgili yurttaşlarım, isterseniz daha net olsun diye Anayasa ile

ilgili bir soru sorayım: Sizin önceliğiniz milletvekili

dokunulmazlığı mıdır, yoksa Meclisin kaç milletvekili ile toplanacağı

mıdır?

Bu soruyu şunun için soruyorum, önünüze konulan Anayasa değişiklikleri

sizin gündeminizin dışındadır ve bu ülke için hayati önem taşıyan

değişiklikler değildir. Sizin sorunlarınız sizin tarafınızdan dile

getirilmesin isteniyor. Sizin sorunlarınıza ve sizin önceliklerinize

hitap etmediği için biz CHP olarak bu referanduma karşıyız.

7. Sevgili Yurttaşlarım,

Diyeceksiniz ki, "CHP olarak hep eleştiriyorsunuz, peki sizin

çözümünüz ne?" "Mademki ortada ciddi bir sorun var, bu sorunu en

anlaşılır, en doğru, en kabul edilebilir şekilde nasıl çözebiliriz?"

Bunun çözümünü ısrarla söyledik, bir kez daha söyleyelim.

Bu Anayasa değişikliklerini tümüyle geri çekelim.

Doğrusu budur. Ne demiştik, ön yargı ile hırsla, kinle, günlük siyasi

beklentilerle anayasalar değiştirilmez. Aksi yapıldığı içindir ki,

siz bir taraftan oy kullanırken öte yandan oy kullandığınız metin

değiştiriliyor.

Biz bunun için diyoruz ki, Türkiye bir hukuk devletidir, elbette ki

Anayasası da değişebilir, ama bunun yolu ön yargı değildir, uzlaşmadır.

Halk olarak tasada ve kıvançta beraber olmaktır. Bu anlayışı egemen

kılmalıyız. Bakınız değerli yurttaşlarım, 1982 Anayasasının 70'i

aşkın maddesi değiştirildi. Şimdi şunu sormak istiyorum, Türkiye'nin

demokratikleştirilmesi ve özgürleşmesi için bu değişiklikler nasıl

yapıldı? Bütün siyasal partilerin uzlaşması ile gerçekleşti.

Demek ki kimse demokrasiye karşı değil, demek ki kimse özgürlüklere

karşı değil. Yeter ki AKP iktidarı, Anayasa dayatmalarını gündeme

getirmesin.
Sevgili yurttaşlarım, bakın bir konuya daha dikkatinizi çekmek

istiyorum. Yapılan değişiklikler kabul görür ve bunun sonunda da yeni

hukuki uyuşmazlıklar çıkar ve Türkiye bir hukuksal kaosa sürüklenirse

bunun sorumlusu CHP değil, AKP, MHP ve DTP olacaktır.

Sevgili yurttaşlarım, en içten, en samimi duygularla

görüşlerimizi sunmaya çalıştım. Gelin ortak aklı reddeden, uzlaşmayı

reddeden, toplumsal barışımızı dinamitleyen bu hukuk garabetine ortak

olmayalım. Sandığa gitmeyerek veya hayır oyu kullanarak çağdaşlaşmanın,

demokratikleşmenin hukuka saygılı olmanın kapılarını açalım.



VAZIFEYI IHMALE SURUKLEYEN MERHAMET MEMLEKETE IHANETTIR...

M. Kemal ATATURK

17 Ağustos 2007 Cuma

İnancın başarısı.

Bir eğitimde, hocamız motivasyonu tanımlamak için,
"EŞEK ARILARI AERODİNAMİK YAPILARI GEREĞİ KESİNLİKLE UÇAMAZLAR. AMA ONLAR BUNU BİLMİYOR." demişti.

İşte motivasyon böyle bir şey. Bizler inandık. YSK'da seçim sonuçlarını sandık bazında açıkladı. YSK'ya teşekkür ediyorum.

YSK'nın sonuçlarına buradan ulaşabilirsiniz.

28 Temmuz 2007 Cumartesi

Demokrasi bir oyun mu?

Oyunun adı: Demokrasi olabilir mi?
Oyunun sahibi: Bilinmiyor ?
Oyuncular: Partiler, Medya, Kurumlar, ?
İzleyiciler: Bizler.
Piyonlar: Yazının sonunda:)

Bu yazıyı, hangi görüşü savunup savunmadığınıza ve hangi partiye oy verip vermediğinize bakmadan dikkatlice okuyunuz. Çünkü bu yazı , biz izleyicileri çok yakından ilgilendiriyor.

Önce bir örnekle başlamak istiyorum, bir alışveriş yerinde 50 çeşit ürün alıp kasaya gittiniz. Kasa daki görevli sadece toplam tutarı gösteren bir fiş verdi, aldığınız ürünlerin kaç kilo tuttuğunu, kilosunun ne olduğuna dair hiç bir bilgi vermedi. Sadece toplam tutarı söyledi.

İtiraz etmeye kalktınız, Kasada duran başka bir kişide, abi/abla bunlar bilgisayarlı o yüzden sonuçlar doğru dedi. Yine itiraz etmezmisiniz? Eğer yanıtınız itiraz etmem ise yazının bundan sonraki kısmı sizinle ilgili değil. Bu yüzden okumanıza gerek yok.

Demokrasinin vazgeçilmez en önemli aracı seçimlerdir.

Seçimlerin de 2 tane temel kuralı var:
1- oylar gizli verilir. (Kimin ne oy verdiği bilinmesin diye)
2- oylar açık sayılır. (Sayım sonuçları ile oynanmasın diye)

Oyların gizli sayımı bu yazının konusu değil, benim oy kullandığım sandıkta bu kural çok güzel işledi. Benim itirazım 2. temel kural olan oyların açık sayılmasında.

Sabah erkenden kalktım ve temmuz ayının sıcağına kalmadan oyumu verdim evime dönüp heyacanla akşam olmasını bekledim.

16.30 gibi büyük bir heyecanla oyumu verdiğim okula gittim. Oy verdiğim sandığın bulunduğu sınıfta beklemeye başladım. Benden başka birileri daha vardı. Hepimizin gözü önünde oylar sayıldı, sonra tutanaklar tutuldu. Partili olduklarını söyleyen kişilere sonuçlar verildi. Bende kendi çapımda ordaki sandık sonuçlarını not aldım.

Buraya kadar herşey bir saat gibi kuralına göre işledi. Ufak tefek sayım hataları olabilir ama bu en fazla her sandıkta 1-2 tane olur, bir sandıkta A partisi lehine olur diğerinde B partisi lehine olabilir. Çok önemsiz bir rakam.

Akşam eve geldim, sonuçlar açıklanıyor. Açılan sandık sayısı şu kadar,partilere göre dağılımı da yüzde şu kadar gibi rakamlar.

Sonra, bazen çalışan, ama çoğunlukla çalışmayan YSK nın internet sitesine (www.ysk.gov.tr) girip benim sandıktaki sonucu görmek istedim.

Fakat yok, sadece toplam rakamlar var. 1-2 gün bekliyorum aynı durum devam ediyor. 5 gün geçti ama hala bütün sandıkları gösteren bir liste yok ortada. Partilerin sitesine, gazetelerin sitesine bakıyorum orda da yok. Oysa saat akşam 9 da sonuç nerdeyse belli idi.

Nasıl olur ? Ben sonucu göremeyeceksem, ikinci temel kural neden var ? O zaman, ben neden sayım yapılmasını izledim ?

Panik içinde, arkadaşlarımla görüştüm. Benimle, benzer durumda olanları görmek beni biraz
rahatlattı. En azından paronayak değildim.

Kanada dan bir arkadaşım, Kanada da, ertesi gün her bölgenin sandık bazında sonuçları yayınlanır dedi. O zaman iyice panikledim.

Acaba ?,

İzleyici olan bizler, aslında bu oyunda birer piyonmuyuz? Bilemiyorum.
Oyunun sonucu öncedenmi belirlendimi? Yorum yok.
Yapılan anketler bizi oyunun sonucuna hazırlamak içinmiydi ? Bilemem.

Peki o zaman bu oyunun sonunu önceden kimler biliyor? Belkide bu sandıkların listesine sahip olan herkes.

Peki kimler sahiptir? sanırım bazı kurumlar, sonra bütün partiler, bütün medya kuruluşları.

Eğer, bu sonucu önceden belirlenen bir oyun ise, bu oyunun iki tane zayıf halkası var.

Birincisi, oylar partilere nasıl dağılırsa dağılsın beğendiğiniz Milletvekilleri listenin üst
sıralarında ise meclise girecektir ve bizlerin istekleri doğrultusunda hareket edeceklerdir.
Bu zayıf halkanın nasıl aşıldığını, sanırım hepimiz tahmin edebiliyor. Bütün adaylar parti liderinin yada örgütünün isteği doğrultusunda seçiliyor.

İkinci zayıf halka ise, halkın iradesi. Yani seçmenlerden herhangi biri gidip sayım sırasında
bazı sandıkların sonuçlarını alabilir.

Peki bu ikinci zayıf halka nasıl aşılır ?
Tıpkı kasa örneğinde olduğu gibi sadece toplam rakam verilir, kasanın yanında duran diğer
kişilerde (bizim örnekte parti ve medya oluyor) toplam tutarın doğruluğunu teyit eder. Yani sandık sonuçlarının ayrıntılarını vermezler.

Yada, 150.000 sandık var derler, belki 100.000 sandık var 50.000 sandık istendiği gibi ayarlamak içindir.

Farkındaysanız, Avrupa Birliğinden gözlemciler geldi ve seçimden önce bize güvenmiyormusunuz gibi cılız itirazlarda bulunduk. Sonrada bu gözlemciler hiç sorun bildirmeden gittiler, yada herşey mükemmel dediler. Sonuçta gündemden düştüler.

Acaba ?

Avrupa da sonuçlar bizdeki gibi mi açıklanıyor? Ben hiç zannetmiyorum.

O zaman neden bu kadar ciddi bir kural hatasına itiraz etmiyorlar?

Yoksa bu kişiler aslında, bu oyunun sahipleri mi?

Bir çok soru işaretleri var, bu soru işaretlerinden kurtulmanın tek yoluda sandık bazında (ve
hangi sandık, hangi okulda bilgisi ile, hatta sandık görevlileri ile birlikte) sonuçların açıklanmasında yatıyor.

Her seçim bölgesi bir excel dosyasında olsa toplam 85 adet dosya olacak. Yani bu kadar kolay bir şeyin açıklanmaMAsı bende en büyük soru işaretini bırakıyor.


Kasa örneğine benzer bir başka örnek daha vermek istiyorum.

Bankalardan gelen Kredi kartınızın hesap özeti sadece toplam rakamdan oluşsa ne yaparsınız?

Ne demişler, Şeytan ayrıntıda gizlidir.

Bu arada, bir oyunun sonucu önceden biliniyorsa, sonucun ne olması gerektiğine karar verenler oyuncular değil oyunun sahipleridir.

YSK nın yada partilerin, bu sonuçları yayınlaması için lütfen bu yazıyı çevrenizle paylaşınız.

Umarım, ilgilenen bir yetkili çıkar ve bizi bu paronayadan kurtarır.


Görüşlerinizi yazmak için:
saydamlik-istiyoruz@googlegroups.com

Yazılan görüşlere ulaşmak için:
http://groups.google.com/group/saydamlik-istiyoruz

Ankete oy vermek ve yorum yazmak için:
http://anayasa.blogspot.com/

Bu konu ile ilgili, diğer yazılar ve yorumlar: