KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN
ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ İÇİN YAPILACAK REFERANDUMA İLİŞKİN TELEVİZYON
KONUŞMA METNİ
Sevgili Yurttaşlarım, sözlerime geçmiş Ramazan Bayramınızı
kutlayarak başlamak istiyorum.
Önümüzdeki Pazar günü yani, 21 Ekim tarihinde yapılacak bir anayasa
değişikliği dolayısıyla siyasi iktidar sandığa gitmenizi ve "evet oyu"
kullanmanızı istiyor.
Sevgi yurttaşlarım,
CHP olarak biz, bu referanduma karşıyız! Şimdi sizlere niçin karşı
olduğumuzu, çok kısa başlıklar halinde sunmaya çalışacağım.
1. Anayasalar toplumların uzlaşma belgeleridir. Bunun içindir ki,
Anayasa değişiklikleri, ön yargıyla hazırlanmaz, intikam alma duygusu
ile hazırlanmaz. Toplumsal gerilimlerin olduğu zamanlarda hazırlanmaz.
Şimdi bu Anayasa değişikliği hangi ortamda hazırlandı, ona bakalım.
Cumhurbaşkanlığı tartışmalarının yapıldığı ve AKP iktidarının "illa
benim adayım cumhurbaşkanı olacak" dediği bir ortamda, bu Anayasa
değişikliği gündeme geldi. Toplum adeta ikiye bölünmüştü. Daha da
önemlisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim kararı almıştı. Seçim
ortamına girilmişti.
Demokrasisi kökleşmiş, halkına saygı duyan hiçbir parlamento bu
ortamda Anayasa değişikliği hazırlamaz. Çünkü bu ortamda hazırlanacak
bir Anayasa değişikliği ön yargılardan uzak olamaz. Halk yeteri kadar
Anayasa değişikliklerini tartışamaz. Halka sağlıklı bilgi verilemez.
Şimdi elimizi vicdanımıza koyup düşünelim. Bu Anayasa değişiklik-
lerinden kaç vatandaşımızın doğru dürüst bilgisi var. Kaç televizyon
kanalı halkı aydınlatmak için doğru dürüst bir program yaptı.
Daha da önemlisi bu Anayasa değişikliklerinde bir toplumsal uzlaşma
sağlandı mı? Açık yüreklilikle cevap vermek gerekirse, bunların
hiçbirisi olmadı. Açıkçası uzlaşma aranmadı. Sivil toplum kuruluşları-
nın, işçilerin, işverenlerin, çiftçilerin, esnafın, sanatkârın,
emeklilerin yani bizi biz yapan toplumsal katmanların hiçbirisinin
görüşü alınmadı.
Halkı oluşturan toplumsal kesimlerin görüşünü almadan bir Anayasa
değişikliğini kendince hazırlayıp halkın önüne koyarak, yani daha
açıkça söylemek gerekirse, halka dayatarak, bu değişikliğe "evet oyu
ver" dendiği içindir ki, biz CHP olarak bu referanduma karşıyız.
2. Anayasaları toplumsal uzlaşma ile hazırlamanın temel mantığı,
ortak aklı oluşturmaktır. Atalarımız ne güzel söylemiş, "bir elin
nesi var, iki elin sesi var!" Ortak aklı kullanmaktan niçin korkuyoruz?
Sizin önünüze konulan bu Anayasa değişikliklerini referandum öncesinde
niçin tartışmadık? Hatta ve hatta tartışarak niçin olgunlaştırmadık?
Niçin bize bu olanak sağlanmıyor? Çünkü bize deniyor ki,
"siz düşünmeyin, siz tartışmayın, siz ortak aklınızı oluşturmayın,
biz sizin yerinize düşünürüz, sizin adınıza Anayasayı da değiştiririz."
Bu anlayış çağ dışı bir anlayıştır. Biz bu çağdışı anlayışa karşı
çıktığımız içindir ki, bu Anayasa değişikliğine "hayır" diyoruz.
3. Sevgili Yurttaşlarım,
"Cumhurbaşkanını halk seçsin" söylemi kulağımıza hoş geliyor.
Şimdi ben size bir soru sorayım, sorum şu: "Halk olarak sizin
cumhurbaşkanı adayını belirleme yetkiniz var mı?" Ben size açık net
cevabını vereyim. "Oy vereceğiniz Anayasa değişikliği kabul edilse
dahi, sizin böyle bir hakkınız şimdi olduğu gibi yine olmayacak."
Örneğin cumhurbaşkanı adaylarını yine milletvekilleri ya da siyasi
partiler belirleyecek ve sizin önünüze getirip "adaylardan birini
seçin diyecekler." Yani diyelim ki, işçi sendikaları, işveren
sendikaları, barolar, ziraat odaları hepsi birleşip bir cumhurbaşkanı
adayı bile gösteremeyecekler. İşte biz CHP olarak referanduma bu
nedenle karşıyız.
4. Sevgili yurttaşlarım,
Yine çok güzel bir atasözümüz var. "Dere geçilirken at değiştirilmez."
21 Ekim'de sizin önünüze konulacak Anayasa değişikliği metni, siz oy
kullanmaya devam ederken AKP, MHP ve DTP tarafından değiştiriliyor.
Yani bir anlamda binlerce vatandaşımız düşüncesini oy kullanarak
beyan ederken, şimdi vatandaşa deniyor ki, "sen oy kullandın ama
kusura bakma biz görüşümüzü değiştirdik. Senin iradenin bizim
açımızdan hiçbir önemi yok."
Kim söylüyor bunu? AKP, MHP ve DTP söylüyor.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyarak şu sorunun yanıtını verin:
Vatandaşın iradesine saygı duymayan bir siyasi parti demokrat
olabilir mi?
Biz elimizi vicdanımıza koyup açık ve net söylüyoruz, hayır demokrat
olamaz! İşte bunun için CHP olarak biz bu değişikliklere hayır diyoruz.
5. Bakınız değerli vatandaşlarım,
Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması hakkındaki kanuna göre,
Anayasa değişikliklerinin Mecliste kabul edilip Resmi Gazetede
yayımını izleyen 120 gün içinde yani 4 ay sonraki ilk Pazar günü
referandumun yapılması gerekir. Şuanda sizin oyunuza sunulan metin
AKP, MHP ve DTP'nin oylarıyla değiştiriliyor.
Şimdi yeni bir soru soruyorum: "Mademki halkoyuna sunulacak bir kanun
son dakikaya kadar değiştiriliyorsa, bu 120 günlük süre niçin
öngörüldü?"
Değerli yurttaşlarım, 120 günlük süre, oturup tartışalım, doğruyu
bulalım diye verildi, son dakikaya kadar değişiklik yapılırsa bu halk
neyi tartışacak? İşte dünyada örneği olmayan bu hukuk garabetine
karşı çıktığımız için CHP olarak hayır diyoruz.
6. Değerli yurttaşlarım, siyaset sorunları çözme sanatıdır.
Siyasetin kendisi sorun üretirse, halkın gerçek gündemini görmeyiz
ve toplumun sorunlarını yeterince algılayamayız.
Şimdi sormak istiyorum, sizin önceliğiniz işsizlik midir,
yoksulluk mudur,
terör müdür,
gittikçe azgınlaşan sözde soykırım iddiaları mıdır,
yoksa seçimlerin kaç yılda bir yapılacağı mıdır?
Kaldı ki, Anayasaya göre Meclis zaten istediği zaman seçime gidebilir.
Sevgili yurttaşlarım, isterseniz daha net olsun diye Anayasa ile
ilgili bir soru sorayım: Sizin önceliğiniz milletvekili
dokunulmazlığı mıdır, yoksa Meclisin kaç milletvekili ile toplanacağı
mıdır?
Bu soruyu şunun için soruyorum, önünüze konulan Anayasa değişiklikleri
sizin gündeminizin dışındadır ve bu ülke için hayati önem taşıyan
değişiklikler değildir. Sizin sorunlarınız sizin tarafınızdan dile
getirilmesin isteniyor. Sizin sorunlarınıza ve sizin önceliklerinize
hitap etmediği için biz CHP olarak bu referanduma karşıyız.
7. Sevgili Yurttaşlarım,
Diyeceksiniz ki, "CHP olarak hep eleştiriyorsunuz, peki sizin
çözümünüz ne?" "Mademki ortada ciddi bir sorun var, bu sorunu en
anlaşılır, en doğru, en kabul edilebilir şekilde nasıl çözebiliriz?"
Bunun çözümünü ısrarla söyledik, bir kez daha söyleyelim.
Bu Anayasa değişikliklerini tümüyle geri çekelim.
Doğrusu budur. Ne demiştik, ön yargı ile hırsla, kinle, günlük siyasi
beklentilerle anayasalar değiştirilmez. Aksi yapıldığı içindir ki,
siz bir taraftan oy kullanırken öte yandan oy kullandığınız metin
değiştiriliyor.
Biz bunun için diyoruz ki, Türkiye bir hukuk devletidir, elbette ki
Anayasası da değişebilir, ama bunun yolu ön yargı değildir, uzlaşmadır.
Halk olarak tasada ve kıvançta beraber olmaktır. Bu anlayışı egemen
kılmalıyız. Bakınız değerli yurttaşlarım, 1982 Anayasasının 70'i
aşkın maddesi değiştirildi. Şimdi şunu sormak istiyorum, Türkiye'nin
demokratikleştirilmesi ve özgürleşmesi için bu değişiklikler nasıl
yapıldı? Bütün siyasal partilerin uzlaşması ile gerçekleşti.
Demek ki kimse demokrasiye karşı değil, demek ki kimse özgürlüklere
karşı değil. Yeter ki AKP iktidarı, Anayasa dayatmalarını gündeme
getirmesin.
Sevgili yurttaşlarım, bakın bir konuya daha dikkatinizi çekmek
istiyorum. Yapılan değişiklikler kabul görür ve bunun sonunda da yeni
hukuki uyuşmazlıklar çıkar ve Türkiye bir hukuksal kaosa sürüklenirse
bunun sorumlusu CHP değil, AKP, MHP ve DTP olacaktır.
Sevgili yurttaşlarım, en içten, en samimi duygularla
görüşlerimizi sunmaya çalıştım. Gelin ortak aklı reddeden, uzlaşmayı
reddeden, toplumsal barışımızı dinamitleyen bu hukuk garabetine ortak
olmayalım. Sandığa gitmeyerek veya hayır oyu kullanarak çağdaşlaşmanın,
demokratikleşmenin hukuka saygılı olmanın kapılarını açalım.
VAZIFEYI IHMALE SURUKLEYEN MERHAMET MEMLEKETE IHANETTIR...